KELİME ANLAMI
· Sözcük, çoğu zaman, dilin kendi başına anlamı olan en küçük parçası, diye tanımlanır. Ağaç, hayal, dost gibi sözcükler buna örnektir. Bazı sözcükler ise tek başına anlam taşımayıp diğer sözcüklerle bir araya geldiğinde belli bir anlam ifade eder: için, gibi, göre vs. anlam bakımından kelimeleri şu şekilde gruplandırmak mümkündür.
Gerçek Anlam
· Gerçek anlam, bir sözcüğün temel anlamıdır; buna sözcüğün ilk akla gelen anlamı ya da sözlükteki ilk anlamı da denir.
Ø “Burnundaki benler onu öyle tatlı gösteriyordu ki...” cümlesindeki “burun” sözü insanın bir organı anlamında olduğundan gerçek anlamında kullanılmıştır.
Mecaz Anlam
· Sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı anlama mecaz anlam diyoruz.
Ø “Bugünlerde burnu büyüdü kimseleri gözü görmüyor.” cümlesinde insanın bir organı anlamını vermekten çok uzaktır.
Yan (Yakıştırma) Anlam
· Sözcüğün, gerçek anlamında karşıladığı varlığa şekil benzerliğinden dolayı başka bir varlığa verilmesine yan anlam ya da yakıştırma denir.
Ø “Ayakkabımı biraz küçük almışım; burnu ayağımı sıkıyor.” cümlesinde ele alalım. Buradaki “burun” sözü gerçek anlamda değildir; çünkü “insanın bir organı” ifadesini taşımıyor. Ayakkabının o kısmına burun denmesinin nedeni insanın burnuna konum itibariyle benzemesindendir.
Somut Anlam
· Duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.
Ø Ağaç, yeşil, kalem gözle; soğuk, ıslak dokunmayla; ses, gürültü işitmeyle; koku koklamayla; acı, ekşi tatmayla algılanabilir.
Soyut Anlam
· Duyu organlarımız yardımıyla algılayamadığımız; sadece kavram olarak var olduğunu kabul ettiğimiz sözcüklere soyut anlamlı sözcükler denir.
Ø Üzüntü, sevgi, özlem, hasret, rüya gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız;
· Bir sözcük her zaman somut olamayacağı gibi her zaman soyut da değildir. Bir cümlede somut olan sözcük başka bir cümlede soyut anlam taşıyabilir.
Ø “Bu iki çizgi arasındaki açı kırk beş derece vardır.” cümlesindeki “açı” sözcüğü ölçülebilen bir değer taşıdığından somut anlamlıdır. Aynı sözcük “ Sen bu sorunu hangi açıdan ele aldın?” cümlesinde, ölçülebilen bir değer olmaktan çıkmış, mecaz anlam kazanarak soyut bir kavramı karşılar duruma gelmiştir.
Ø “Akılları pazara çıkarmışlar, herkes yine kendi aklını beğenmiş” soyut olan “akıl” kelimesi somut anlamda kullanılmıştır.
· Soyut anlamlı bir sözün somut anlamlı olacak biçimde kullanılmasına “somutlaştırma”; somut anlamlı bir sözün soyut anlama gelecek şekilde kullanılmasına “soyutlaştırma” denir.
Terim Anlam:
· Herhangi bir bilim, sanat ya da meslekle ilgili özel bir kavramı karşılayan sözcüklere terim denir. Yeni bulunan bir kavram, yeni bir terimle karşılanabileceği gibi, günlük hayatta kullanılan bir sözcüğe özel bir anlam verilerek de karşılanabilir.
Ø “ağız” sözü “Adamın ağzında diş kalmamış, hala genç gibi davranıyor.” cümlesinde gerçek anlamında ve günlük kullanımıyladır. Aynı söz “İstanbul’da büyümüş; ama Karadeniz ağzıyla konuşuyor.” cümlesinde dilbilgisinde bir tanım olan “yöresel konuşmalara dilde verilen karşılık” anlamına gelerek bir terim oluşturmuş.
Ø “Irmağın ağzı toprakla dolmuştu.” cümlesinde olduğu gibi “ırmağın denize karıştığı yer” anlamında kullanılarak coğrafi bir terim olmuştur.
Eş Anlam
· Aynı kavramı karşılayan farklı sözcükler eş anlamlıdır.
Ø “ayakkabı” sözü ile “kundura” sözü aynı nesneyi karşıladıkları için eş anlamlı sayılır.
· Ancak bir sözcük daima başka bir sözcükle eş anlamlı olmaz. Bazen aynı sözcük farklı cümlelerde eş ya da farklı anlamlar da taşıyabilir. Cümlenin gelişine göre eş anlamlılık durumu değişir.
Ø “Çocuğun kara gözleri, büyüleyiciydi.” cümlesindeki “kara” yerine “siyah” diyebiliriz. Ancak “Ah alnımın kara yazısı!” sözündeki “kara” yerine “siyah” getirilemez. Çünkü “kara” sözü cümlelerin ikisinde de farklı anlamlar veriyor. Dolayısıyla ikinci cümlede mecaz anlama geldiği için yerine “siyah” sözcüğünü getiremiyoruz.
Karşıt (Zıt) Anlam
· Birbirine karşıt kavramları karşılayan sözcüklerdir. Karşıt anlamlı sözcükler iki zıt noktayı belirtirler.
Ø “güzel” sözcüğünün karşıtı “çirkin”dir. Aynı durum eylemlerde de görülür.
· Her sözcüğün karşıt anlamı yoktur. Sözcüğün olumsuzu karşıt anlam olamaz.
Ø “sevmek” eyleminin karşıtı “sevmemek” değildir. Çünkü “sevmek” iyi bir duygunun varlığını bildirir. “Sevmek” tam karşıtı “nefret etmek”tir.
Sesteş (Eşsesli) Sözcükler
· Yazılışları aynı, anlamları arasında hiçbir ilgi bulunmayan sözcüklerdir.
Ø Bir gül de içimiz aydınlansın./ Bu gül bahçesini çok severim.” cümlelerinde altı çizili sözlerin yazılışları aynıdır. Ancak birincisi eylem, diğeri çiçek ismi olan bu sözler arasında hiçbir anlam ilgisi yoktur. Öyleyse bunlar sesteş sözcüklerdir.
Deyim Anlam
· En az iki sözcükten meydana gelen, sözcüklerden en az birisi mecaz anlamıyla kullanılan, cümlede eylem bildiren söz öbekleridir. Deyimi oluşturan sözcükler çoğu zaman kendi anlamlarından uzaklaşmış görülürler.
Ø “Haberi duyunca etekleri zil çaldı.” cümlesinde “etekleri zil çalmak” çok sevinmek anlamına gelen bir deyimdir. Ancak burada etek, zil, çalmak sözlerinin sevinmekle bir ilgisi yoktur.
· Bazı deyimlerde ise sözcükler gerçek anlamlarını tamamen yitirmemiş olabilir.
Ø “Yükte hafif pahada ağır ne varsa getirin.” cümlesindeki altı çizili deyimde “yük” ve “paha” sözcüklerinin gerçek anlamlı olduğu açıktır.
· Deyimler genellikle bir eylem bildirir. Bu nedenle bir eylem gibi çekimlenebilir. Bu yönüyle atasözlerinden farklılık gösterir. Atasözleri daima cümle halinde bulunup yargı bildirirlerken, deyimler mastar olarak da kullanılabilir.
Ø “küplere binmek” deyimdir ve “sinirlenmek” anlamındadır. Mastar halinde de anlamlıdır. Ancak bu açıklamaya uymayan deyimler de vardır. Örneğin, “Dün az kalsın kaza yapıyordum.” cümlesinde altı çizili söz deyim olarak verilmiş. Biz bu deyimi “az kalmak” şeklinde mastar olarak kullanamayız. Aslında bir eylem de bildirmeyen bu tür sözler, deyimlerin genel niteliklerine pek uymaz.
Atasözü
· Yıllar önce söylenmiş, dilden dile aktarılarak günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, genel kural niteliği taşıyan söz öbekleridir. Genellikle kesin bir yargı bildiren cümleler biçiminde görülür.
· Atasözlerinin söyleyeni belli değildir. Sadece mecaz anlam veren atasözü olabileceği gibi, sadece gerçek ya da hem gerçek hem mecaz anlam taşıyanlar da vardır.
Ø “Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.” atasözü sadece mecaz; “Dost ile ye iç, alışveriş etme.” sadece gerçek”; “Taşıma su ile değirmen dönmez.” hem gerçek hem mecaz anlam verir.
Özdeyiş (Vecize)
· Kim tarafından söylendiği bilinen özlü sözlerdir. Genellikle evrensel nitelikler gösterir.
Ø Düşünüyorum, öyleyse varım. (Descartes)
Yansıma Sözcükler
· Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklerdir. Bu sözcüklerde ses-anlam ilişkisi güçlüdür. Bu tür sözcükler sese dayalı olduğundan çoğu dilde benzerlik gösterir.